DUYUN SESİMİZİ!!
Tarih 6 Şubat Gece saat 4.17 zifiri karanlıktı yerin derinliklerinden büyük bir uğultu koptu başta Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 11 ilimizi etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin acısıyla sarsıldı. Biraz zaman geçti Elbistan ilçemizde saat 13.24 de 7.6 büyüklüğünde ikinci bir büyük sarsıntı oluştu.Deprem o kadar şiddetli olduki Kahramanmaraşın yanısıra Hatay. Osmaniye. Adıyaman. Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana, Malatya ve Elazığ’ı vuran depremde resmi rakamlara göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 107 bin 213 kişi yaralandı. Felaket o kadar büyüktü ki 120 bin kilometrelik bir alanda 14 nilyon vatandaşımız bu felaketten doğrudan etkilendi. Bu asrın felaketinde 11 il, 124 ilçe, 6 bin 929 köy ile mahallede ağır yıkımlara yol açtı. Deprem bölgesinde 2 milyon 302 bin binada ve 6 milyon 227 bin bağımsız bölümde hasar tespiti yapıldı,
Acımız o kadar çok büyüktü ki kelimelerle tarif edilemezdi. Sanki kıyamet kopmuş, yaşlı gezegen dünyamızın sonu gelmişti. Türkiye'nin uluslararası yardımı da içeren 4. seviye alarm verdiği deprem sonrası 93 ülkeden arama kurtarma ekipleri bölgede çalışmalara katıldı. Yıkım o kadar büyük oldu ki yabancı kurtarma ekiplerinden birisinin bir ferdi gördüğü bir bu manzara karşısında şöyle söyledi;
“Siz Tanrıyı bu kızdıracak ne yaptınız da bu kadar yıkım oldu”.Bu söz çok anlamlıydı bizim için. Acaba bizler yaradanı bu kadar kızdıracak neler yapmıştık. Aslında bu sorunun cevabını küçük büyük hepimiz tahmin edebiliyoruz. Ama biz yerbilimciler olarak ne uyarılar yaptık ve kimse bizi dinlemedi. Bundan dolayı diyoruz “Duyun Artık Sesimizi”
Hangi uyarıları yaptık, dedik ki tabiatın dengesi ile oynamayın, fay zonu üzerinde yapılaşmaya izin vermeyin, bir zemine çekemeyeceği kadar yük yüklemeyin, daha çok para kazanma hırsı ile çoklu katlı binalar yapmayın, çimentodan demirden çalmayın çırpmayın, kısaca bilime önem verin emeğe saygı duyun.
Peki biz bu uyarılara karşı ne yaptık?. Belediye meclis kararları ile fay düzlemin yerini değiştirip imara açtık, çimentodan demirden çaldık, kazanma hırsımız bitmedi güvenli kat yüksekliğini 2 katına hatta 3 katına çıkardık, 70 yılda en az 20 defa imar affı çıkardık. Çarpık yapılaşmanın önünü açtık, kısaca bilime tekniğe karşı savaş açtık.
Bundan dolayı artık yeter duyun sesimizi bu ülke deprem kuşağında olan deprem ülkesi, klasik bir söz haline geldi ama depremle yaşamayı öğrenmeliyiz artık. Depremlerin acısı bittikten sonra deprem gerçeğini unutmayalım.
Bir diğer bize çok sorulan bir soruya da cevap vermek isterim. Peki yaşadığımız şehirde durum nasıl?. Maalesef bizde de durum pek içi açıcı değil, Sahipata mahallemizin bir kısmı ile Uydukent yerleşim yerlerine dikkat edelim. Tek şansımız şehri çevrelen fay ve kırık zonlarının maksimum 6-6.5 üstünde deprem üretme enerjisine sahip değil, fakat adı geçen yerleşim yerlerinde istenen zemin iyileştirme tekniklerini yapmaz isek, yüksek kat çıkarsak, kullanılan inşaat malzemelerini istenilen özelliklerde kullanmaz isek bu deprem şiddetinde bile allah korusun zarar görebiliriz. Aynı mekanizmaya sahip olan 3 Şubat 2002 Sultandağı-Çay depreminde Çobanlara kadar kırılan Sultandağı fayı, en son 1971 de kırılın Kütahya Gediz fayı ile birleşecek ve bu arada ki sismik boşluk mutlaka kırılacaktır. Bu gerçeğe göre mühendislik yapılarını inşa edelim.
6 Şubat 2023 depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın…..