Bir varmış bir yokmuş…
Uzak olmayan diyarların birinde hemen de burnumuzun dibinde…! Herkes ama herkes çok dindar, çok milliyetçi hem de çok dobraymış…
Bakıyoruz dindar olanlara namaz var. Oruç var, ibadet var. Ama çalmak, hak yemek hak getire.
Bakıyoruz milliyetçi geçinenlere bozkurt var, bayrak var. Milletin yararına iş yapan hak getire.
Bakıyoruz sözüm ona dobrasına herkese karşı dobra, kendileri konu olunca hak getire…
Sakın bunları yazarken başlardan değil, başlardan ayağa kadar konu bahis. YOKSA sadece baş olsa taban, sen orada bir dur. Sen burada yanlış yaptın der, durdurmaz mı? Durdurur ama herkes yukarıdan aşağıya kadar damlayanla kimi az, kimi çok beslenmekten razı.
Hal böyle olunca Nasrettin Hoca’nın fil hikayesi misali olduğu gibi. Konuşun, herkes her şeyden şikayetçi ama herkes kendi kendine konuşuyor.
Niye biliyor musunuz? Çünkü yarın onlara işim düşer de yapmazlar. Ya da bir gün bir menfaat paylaşımında beni de araya katsınlar, ben de sizdendim diye bilmek adına.
İşte geldik asıl mevzuya, kim ne derse biz toplum olarak bozulduk. Menfaat, çıkar, üç kâğıt, hırsız, yalancı, adamının adamı olma derdine düştük.
Hani çok eski zamanlarda biz bize iken dürüstlüğü, doğruluğu, adaleti temsil ettiğimiz zamanlarda bir Türk şahit, 2 Türk olmayan şahide denk tutulurmuş. İşte o zamandan bu zamana neler neler kaybettik, bir bilseniz halimiz içler acısı. Şimdi yurt dışına giden vatandaşlarımız dahi güvensiz damgası yedi. Hatta: TÜRK GİBİ. diye bir tanımda üstümüze yapıştı. Yani açılımı Türk gibi hileci, yalancı vs. ne büyük bir ayıp…
Şimdi bir adım geri çekilip şöyle bir bakalım tabloya. Bu ülke neden böyle, biz neden bu ekonomik, sosyal, kültürel sıkıntılardayız. NEDEN? Hiçbirimizin fikri var mı? Sağcısı, solcusu, demokratı, dindarı, milliyetçisi Allah aşkına bir öz eleştirinizi yapın lütfen.
Dindarım diyor, çalıyor, yalan söylüyor, adam kayırıyor. Milliyetçiğim diyor, hak hukuk, adam kayırma, teröristle temas. Solcusu da çok dürüst ya, o da öyle bir çalıyor çırpıyor ki akıllara zarar…
Son olarak bu gruplar önce birbirine sayıp söverken, bir bakıyorsunuz güç kimde, o tarafa konumlanıyorlar ya…
Durumumuz çok ama çok vahim, içler acısı. Düzelir miyiz? Düzeliriz ama çok sancılı bir süreç ve zaman gerekli bize. Toplumun ta içinden, en dipten başlamalıyız. Aile yapısından olmalı bu süreç. Torpile karşıyız ama benim çocuğumsa konu neden olmasın. Devletin malı yenmez haram ama biz yersek neden olmasın…
Bu böyle uzar gider. Dahası var da, bugünlük bu kadar diyelim. Sonraki yazılarda buluşmak dileğiyle.
ALLAH’A emanet olun, saygılar, selamlar…
Doğru söze ne denir...